Hikayelerin Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı

24 Ekim 2025

Anasayfan 
              Yap Ziyaretçi Defteri

  Gelin Gölü (Diyanetten Hikayeler)Hikaye Öykü Masal Arşivi



Google
Sitemiz hakkındaki görüşlerinizi ZİYARETÇİ DEFTERİNE yazarsanız seviniriz.


www.hikayearsivi.net olarak 2002 yılından itibaren 23 yıldır kesintisiz yayın faaliyetimizi sürdürmekteyiz. İnternet üzerinde yayın yapan birçok sitenin içeriğinde, sitemiz içeriği kullanılmaktadır. İlk defa birçok kategori altında hikaye-öykü ve masalları paylaşmaya başlayan sitemiz, bu konuda da diğer sitelere örnek olmuştur. Sitemiz içeriğini kullanabilirsiniz. www.hikayearsivi.net den alıntıladığınızı belirtirseniz memnun oluruz.
Sitemiz içerikleri e-kitap olarak hazırlanmaya başlamıştır. Aşk Hikayeleri, İbretli Hikayeler, Duygusal Hikayeler adıyla hazırlanmıştır. Toplu kitap olarak okuyabilir, indirebilirsiniz.
Hali hazırda Sevgi Hikayeleri ve Dostluk Hikayeleri hazırlanmaktadır. Bizi takip eder ve sosyal medyanızda da paylaşırsanız seviniriz. (Kerim Melleş-KuTuL KuLuB)
Ekim-2025

Gelin Gölü
[Diyanetten Hikayeler]


    Bahar gelmiş, gül açmıştı. Yemyeşil çimenler yağan yağmurlar ve ısıtan güneşin etkisiyle topraktan çıkmış, dünyaya merhaba demişti.

    Kuşların cıvıltıları gökyüzüne yükseliyor, insanların koşuşturması biraz daha artıyordu. Çünkü bahar ile işler de artmıştı. Hayvanlar da yeşile çıkmanın, kırlarda özgürce dolaşmanın tadını doyasıya çıkartıyordu.

    Hacı Hasan efendi de zaman zaman torunu Ahmet ile hayvanları otlatmaya götürüyordu. On yaşında olan Ahmet zeki ve meraklı biriydi. Herkesten yeni yeni şeyler öğreniyordu.

    Güneşli bir bahar günüydü. Ahmet yine dedesiyle hayvanları otlatmaya gitti. Gittikleri tarlanın adı "Gelin Gölü" idi. Tarlanın ortasında göle benzer bir su birikintisi ve sazlık vardı. Ahmet bu tarlanın adının nereden geldiğini ne zamandan beri merak ediyordu. Göl denilmesini anlıyordu, ama neden "Gelin Gölü" dendiğine bir türlü anlam veremiyordu. 0 zamana kadar bunu merak etmesine rağmen öğrenememişti.

    Gölde kurbağaların "Vırak vırak" sesleri yükselirken Ahmet dedesine sorusunu yöneltti:

    – Dede.

    – Ne var oğlum?

    – Bu tarlamıza neden "Gelin Gölü" diyoruz?

    – Uzun hikaye oğlum.

    – Bana anlatır mısınız?

    – Çok mu merak ediyorsun?

    – Evet dede, çok merak ediyorum.

    – Kısaca anlatayım o halde. Yıllar önce, belki de yüz yıllar önce burada bir olay yaşanmış. Rivayete göre bir ağa oğlunu evlendiriyormuş. Mevsimlerden yaz mevsimiymiş ve hava çok sıcakmış. Düğün hazırlıkları yapılmış. Gelin arabası süslenmiş, mandalar koşulmuş.

    – Mandaların düğünde ne işi var dede?

    0 zamanlar otomobil, motorlu araç diye bir şey yokmuş. Ulaşımda, taşımacılıkta; öküz, at, eşek, manda gibi hayvanlar kullanılıyormuş.

    Tabii, doğru ya! Nasıl düşünemedim!

    – Gelin şu tepenin ardındaki köy var ya! 0 köydenmiş. Damat da bizim köydenmiş. Bizim köylüler gelini almışlar ve geliyorlarmış. Gelin de mandaların çekmiş olduğu kağnı arabasındaymış.

    – Manda arabasından gelin arabası, amma ilginç dede!

    – Evet ilginç. Gelin alayı bu gölün yakınına geldiğinde mandalar huysuzlanmış.

    – Neden acaba?

    – Sıcaklık doruk noktaya ulaşmış. Bir de hani şu bizim hayvanları ısırıp kanını emen arıdan büyük sinekler var ya! İşte onlar mandaların kanını emmeye başlamış. Ne olduysa o zaman olmuş. Mandalar da gölün yanından geçerken göle dalıvermişler.

    – Gelinle beraber mi?

    – Evet.

    – Göle giren mandalar, araba ve gelin bir anda gözden kaybolmuş. Gölün dibi milli olduğu için mandaları da gelini de çekmiş.

    – Kurtarmaya giren olmamış mı?

    – Olmaz mı! Kurtarmaya giren birkaç kişi de aynı sona uğramış ve çıkamamış.

    – Çok kötü olmuş dede.

    – Yaaa oğlum işte böyle. Bu göl o düğünde birkaç kişiye, mandalara ve geline mezar olmuş ve adı "Gelin Gölü" olarak kalmış, günümüze kadar gelmiş.

    – Dede gerçekten kötü olmuş. Dedeciğim sizi yordum, teşekkür ediyorum.

    – Ben yorulmadım oğlum. Ama biz bu tür olaylardan ders çıkartmalıyız. Ölümün ne zaman, nerede, nasıl geleceği bilinmez. Allah’tan başka kimse bunu bilemez. Herkesin bir kaderi, alınyazısı vardır. Er ya da geç bu dünyadan göçeceğiz. Bu dünya bir imtihan yeri, ahiret hayatına hazırlıklı gitmeliyiz. Dünya ahiretin tarlasıdır, iyilik eken iyilik bulacak, kötülük eken, yani kötülük yapan cezasını çekecek.

    – Ölenlerin yakınları ne yapmıştır kim bilir dede?

    – Sen hâlâ anlattığım olayın etkisindesin. Tabii ki üzülmüşlerdir, ağlamışlardır. Ama oğlum sabırlı olmak gerekir. Üzücü olaylar hayatımız boyunca hepimizin başına gelebilir. Bu olaylara karşı isyankâr olmamak, "Allah’ım bizi mi buldun?" dememek gerekir. Yani kadere razı olmak gerekir.




Kaynak: Gelin Gölü ,Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net




Kaynak: Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.


Önemli Not: Hikayeyi kullanabilirsiniz. www.hikayearsivi.net den alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtirseniz memnun oluruz.

8 Mayıs 2006 - 00:31:28 - 7109 günlük
Ekleyen editör: HikayeArsivi

Okuyan:[3451]Yorumlayan:[0]Kategori: [Diyanetten Hikayeler]
HİKAYEYİ SOSYAL MEDYANIZDA PAYLAŞIN:



Bu hikaye yazı-yorum için henüz yorum yapılmamış veya yorum onaylanmamış.
 

Yorumlarınızı Yapın:
 



Reklam ver

 
 

.: Günün Ayeti :.

.: Günün Hadis-i Şerif-i :.

.: Günün Sözü :.

     


 
Google

Sitemizden alınan tüm hikaye-öykü-masal ve materyalleri kullanabilirsiniz. www.hikayearsivi.net den alındığını belirtirseniz memnun oluruz.
Site içeriği ve belirli konularda içerik paylaşımı ve katkı sağlamak için site yönetimiyle [kutulkulub@gmail.com] irtibata geçebilirsiniz...

 
 Hikaye Arşivi  
Kerim MELLEŞ-KuTuL KuLuB © 2002-2025  ©  Hikaye Öykü Masal Arşivi
Sayfamızı en iyi 1024*768 çözünürlükte görüntüleyebilirsiniz...

  KuTuL KuLuB-A.Kerim Melleş