[Siyasi Hikayeler-Hatıralar]
Oğuzhan ASİLTÜRK helal-haram çizgisinde yüksek hassasiyet sahibi bir kimseydi. Sahip olduğu dini değerlere sıkı sıkıya bağlıydı. Yeri gelmişken bir hatıra paylaşmak istiyorum.
1982 yılı ramazan ayıydı. 12 Eylül ihtilalinden sonra Millî Görüş lideri Necmettin Erbakan ve arkadaşları iki yıl kadar hapis yatmış, tahliye edildikten kısa bir süre sonra da “iftar programları” adı altında ülkeyi dolaşmaya başlamışlardı.
Cuntanın, halkı kontrol için çıkardığı “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu” ihlaline ağır cezalar ve yaptırımlar uygulanıyordu. Kanuna muhalefet, cesaret edilebilecek bir şey değildi. Camiamızdaki toplantılar tedbir amaçlı “nişan merasimi” vb. kılıflarla yapılıyordu.
Bu çerçevede o yıllar İslami düğün ve faaliyetlerin yapıldığı tek mekân olan Adana Müftülük Konferans Salonu’nda bir iftar programı düzenlenmişti. Hatırlayabildiğim kadarıyla hepsi de dar-ı bekaya göçmüş olan Erbakan Hoca ve hapis arkadaşları; Oğuzhan Asiltürk, Lütfi Göktaş, Fehim Adak, Fehmi Cumalioğlu, Şevket Kazan vs. birlikte katılmışlardı. Program; darbe, hapis ve birkaç yıl aradan sonra kavuşmanın verdiği sevinç ve heyecanla duygusal bir atmosfer oluşturmuş, gözyaşları dökülmüştü.
Hatta merhum babam Süleyman Çalışkan, o iftar programını, yasadışı organize ettiği gerekçesiyle uzun yıllar adliye koridorlarında git-gel yapmış ve savunmalarda bulunmak zorunda kalmıştı. O dönem basına da yansıdığı kadarıyla “Süleyman Çalışkan, duruşma salonunda kendisinin her yıl iftar verdiğini ve iftar davetine de herkesin katılabileceğini belirterek Necmettin Erbakan’ın da doğu illerine seyahatini duyarak kendisini davet ettiğini, iftara Erbakan’ın tesadüfen bu vesileyle katıldığını iddia etti” şeklinde günlerce gazetelerde yer almıştı.
Gelelim sadede. İftar yemeği; tavuk, pilav, çorba ve salatadan oluşuyordu. İftar ezanı okunurken Oğuzhan Bey, yemeği kimin hazırladığını sordu. Merhum Amcam Abdulkadir Çalışkan’ın ilgilendiğini öğrenince doğruca yanına giderek bilgi aldı.
O günkü şartlarda tavuğun sıcak suyla haşlanmasından, helalliğinin şüpheli olduğunu düşünerek tavuk yemedi. Peki pilav nasıl yapıldı? sorusuna; pişen tavuğun suyuyla yapıldığını söyleyince pilav da yemedi. Peki çorba nasıl pişirildi? sorusuna; çorbada da tavuk suyu kullanıldığını duyunca çorba da içmedi. İftarını sadece ekmek ve salata ile yaptı. Asiltürk’ün bu hassasiyeti zihnimde uzun yıllar etki bırakmıştı.
Oğuzhan Asiltürk'e Allah-û Teâlâ rahmet eylesin...
▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️ Kaynak: Doç. Dr. Necmettin Çalışkan mülakatı Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|