Şehrin ileri gelen alimleri ve mana büyükleri, Van müftüsü Ömer Efendinin evinin bahçesinde oturmuş sohbet ediyorlardı. Semaveri de yakmış, çayın demlenmesini bekliyorlardı.
Müftü Ömer Efendi iç çekerek:
- "Keşke Bediüzzaman da burada olsaydı, ne hoş olurdu. Çağırsak gelmez mi acaba?" dedi.
- "Molla Hamid'i göndersek gelir, onun hatırını kırmaz." dedi birisi.
Molla Hamid'i Bediüzzaman'ı çağırmak üzere gönderdiler.
Bediüzzaman, Molla Hamid'in kapıdan girdiğini görünce sordu:
- "Hayırdır Molla Hamid?"
Molla Hamid:
- "Üstadım, Müftü Ömer Efendi ve arkadaşları çay içiyorlar. Sizi de aralarında görmek istiyorlar. Gelseniz çok memnun olacaklar."
Bediüzzaman biraz düşündü ve:
- "Tamam," dedi. "Haydi gidelim."
Bahçede çimlerin üzerine kilim sermiş, üzerinde oturuyorlardı. Bediüzzaman'ın yerini de bir ağacın dibine minder sererek hazırlamışlardı.
Bediüzzaman'ın geldiğini gören diğer misafirler hemen ayağa kalktılar ve ona yer göstererek buyur ettiler.
Bediüzzaman selam verdi ve gösterilen yere oturdu. Fakat mindere oturmasıyla kalkması bir oldu. Herkes heyecanlandı.
Ömer Efendi:
- "Aman Seyda! Canım sana feda olsun, oturduğun minderde bir şey mi vardı?"
Ömer Efendinin mahcubiyetini gören Bediüzzaman sırrını açıklamak zorunda kaldı:
- "Yok kardeşim." dedi, "Bir şey yok. Biraz evvel bahçeye gelirken otların çok güzel bir şekilde Allah'ı zikrettiklerini duyuyordum. Fakat mindere oturur oturmaz o zikir kesildi. Anladım ki otların boynu büküldü. Oturmaya dayanamadım."
Ve kuru bir yere gidip oturdu. Ne kadar ısrar ettilerse yeşil alana, otların üzerine oturmadı.
Minderi kaldırdılar, baktılar ki "üçleme" denilen üç yapraklı yeşil otlar boyunlarını bükmüş, öylece duruyorlar.
Kendi dilleriyle Yaratıcılarını zikrediyorlardı.
Kaynaklar: Bediüzzaman'la Yaşayan Öyküler (Ömer Faruk Paksu)
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net
|