İki katır yürüyormuş yan yana, Biri yulaf yüklüymüş, biri para: Köylülerden tuz vergisi toplamışlar, Koca bir heybe dolusu mangır. Para yüklü katırda bir çalım, bir çalım, Başı havalarda, Boynunda çıngırak şıngır mıngır: Zenginim zengin der gibi, sağa sola. Derken eşkıyalar sökün etmiş; Doğru vergi katırının üstüne tabii... Yakalamış geminden, durdurmuşlar. Katır diretmiş, savunmaya kalkmış parayı. Eşkıyalar da veryansın etmiş sopayı. İşte o zaman ağlamış katır, Ve dert yanmış tanrılara: — Ben böyle mi olacaktım, demiş, Yulaf yüklü katıra fiske bile vurulmasın da, Ben dayak yiyeyim ölesiye! — Ya, kardeş, demiş öteki; Yüksek işler iyilik getirmez her zaman; Yulaf taşımakla kalsaydın benim gibi, Başına bir belâ gelmezdi.
Kaynak: Lafonten Hikayeleri, La Fonten Hikayeleri, Fabl Hikayeleri; Jean de La Fontaine
Hazırlayan:www.hikayearsivi.net | A.Kerim Melleş |