Sevgili çocuklar!
Bu yazımda sizi, tabiatın ekranında bir başka görüntüyle, hilkatın iplik fabrikası tezgâhları arasında gezdirmek istiyorum. Bu işyerinin hem tezgâhı hem de işçisi ipek böceğidir.
Şu yaşadığımız Âlem'de, Yüce Hak'kın izniyle, nice olay oluşmakta ve hayat bulmaktadır; bunlar arasında akla durgunluk veren öyleleri vardır ki, minik yaratıkların bünyesinde dev yapılı eserler ortaya çıkmaktadır. Örnek olarak belirtirsek, balarısı denilen küçük bir canlının bünyesinde oluşan bal ürünü, beşer ilminin erişemediği bir düzeyde hilkatın ilim doruğunda yerini almıştır. İpek böceği denilen bir başka küçük yaratığın yine hilkatın tezgâhlarında oluşan koza ürünü, akıllara durgunluk vermektedir.
Değerli çocuklar! İşte şimdi de size bir yetenekli canlıyı ipekböceğini tanıtmağa çalışacağım: Nasıldır ipek böceği denilen bu yorulmak nedir bilmez çalışkan yaratık; nedir koza denilen tabiatın tezgâhlarında oluşan ürün?
İpek böceği denilen küçük canlıyı içinizde görenleriniz vardır sanırım. Bu evcil yaratık, eklem bacaklı tırtıl türünün kelebeğinden oluşur . Sadece dut yaprağını yiyerek gelişen bu tırtıllar, koza denilen evcikleri oluştururlar.
Değerli çocuklar! Dişi İpek böceği kelebeğinin herbiri beşyüz kadar yumurta yumurtlar. Zamanı gelince bu yumurtalar, ipek böceği üreticileri tarafından kuluçka makinasına konur . Kuluçka süresi bitince, bu yumurtalardan kurtçuklar çıkmağa başlar; bunlar, ilk anda birer saçteli kalınlığındadır. Boylarıysa yarım santimetre kadardır. Yetiştiriciler, bu kurtçukları dut yaprağıyla beslerler.
İpek böceği yetiştirme merkezleri gezilirse, tırtılların beslenme ve büyüme durumlarının oldukça ilginç olduğu görülür. Bu minik canlılar, çok obur ve iştahlıdırlar. Bunların dut yapraklarını yerken çıkardığı hışırtı sesleri, onları izleyen insanları şaşkınlık içerisinde bırakır; sanki bu sesleri bir düzine manda çıkarıyor sanılır.
Tırtıllar, çok hızlı büyür ve gelişirler. Kurtçuklar, büyüme süresinde, her birisi ağırlığınca dut yaprağı yer ve dört kez kabuk değiştirir; sonuncu kabuk değişiminden sonra, böcekler, gövdelerinde bulunan iki bez aracıyla ağızlarından yapışkan bir sıvı salgılamaya başlar; işte bunlar, ipek denilen ince ipliklerdir. İpek böcekleri, bu salgıların çevresinde dönerek koza örmeğe başlar. Durmadan, dinlenmeden süren bu iplik sarma işlemi, kozanın her yanı kapanıncaya kadar devam eder. Sonunda da böcek kozanın içinde kapalı kalır.
Koza, kendi hâline bırakılacak olursa, böcek, kozayı içeriden deler ve kelebeğe dönüşerek uçar gider. Ne var ki, yetiştiriciler, ipek böceği yumurtası almak için kozaları, haşlamadan önce, seçtikleri bir bölüm kozayı, özel kapalı yerlerde tutarak, yumurta almalarını sağlarlar.
Değerli çocuklar! Sırası gelmişken, size biraz da ipek ve ipekçilik konusunda söz etmek istiyorum:
İnsanlar, öteden beri giyim kuşam konusunda, birbirlerine karşı şık ve tertipli görünmek eğilimindedirler. Bu yüzden ipek ve ipekçiliğin eski çağlardan beri, giyim konusunda önemli yeri olmuştur.
İpek kozalarından elde edilen iplikleri, kumaş hâlinde dokutup elbise diktiren ve ilk kez giyen Çin İmparatorunun eşi olmuştur. Başka bir söylentiye göre, ipek kozalarının iplik hâline getirilip, kumaş olarak dokunması, Uzak Doğu'da bir Türk kenti olan Hotan'da ortaya çıkmıştır. Zamanla ipekçilik Uzak Doğudan Batıya yayılmış; Şantung denilen bölgeden, Küçük Asya denilen Anadolu'ya gelmiştir: İki Bizans râhibi, ipek böceği yumurtalarını, özel biçimde hazırlanmış kamış bastonlar içerisinde Bizans'ın başkenti Costantinolp'a (İstanbul) getirmeği başarmışlardır; Buradan da Avrupa ülkelerine yayılmıştır.
İpekçilik, ülkemizde ondördüncü yüzyılda başlamış, kısa süre içerisinde gelişerek dünyada ün kazanmıştır. Bursa, ipekçiliğin büyük merkezi durumuna gelmiş; dokuma tezgâhlarında kadife, tafta, sırmalı, diba, atlas adlarını alan çeşitli ipek kumaşlar dokunarak, ipekçilik alanında ününü bütün dünyaya duyurmuştur. Bugün de Topkapı Müzesi kolleksiyonlarında, Bursa ipekçiliğinin ve Türk zevkinin gözler kamaştıran görkemli zenginliğini gururla seyretmekteyiz.
***
Gördünüz ya çocuklar! Minyatür bir iplik üretme tezgâhında oluşan ipeği ve onun dev güçlü san'atçısı ipek böceğinin akıllara durgunluk veren yeteneğini... Bir ipek böceği kelebeği deyip geçmeyelim. Bu tür kelebeğin yumurtalarından insanlara yararlı ürün veren bir böcek türüyor. Oysa, kelebeklerin yüzbini aşan türleri vardır; bunların pek çoğunun tırtılları bitkiler için zararlıdır.
İlkbahar ve bütün yaz boyu, bağ-bahçeler arasında çırpınarak uçuşan kelebeklerin kanatlarındaki renk cümbüşü, ressamın tuvalinde şekillenirken, şairlerin kaleminde söze gelir dillenir. Romancı ve hikâyecilerin tasvirleriyle öyküleşen kelebek, müzisyenin bestesiyle nağmelenir. Ne var ki bu canlının bâzı türleri, yukarıda belirttiğim ipekböceği oluşumu ile insanlara yarar sağlarken, bâzı türlerinin böcekleri de bitkilere zararlıdır.
Değerli çocuklar! Ne aç gözlü çekirge, ne de doymak nedir bilmeyen tırtıllar gibi olmayınız. Olacaksanız, ipek böceği gibi çalışkan ve yararlı olunuz; sonunda koza içinde kalacağınızı bilseniz bile!
Kaynak: Köstebeğin Metrosu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net
|